Kuantum bilgisayarlar, bilim ve teknoloji dünyasında devrim yaratacak potansiyele sahip bir yenilik olarak karşımıza çıkmaya hazırlanıyorlar. Bu yeni nesil bilgisayarlar, geleneksel bilgisayarların yapamayacağı karmaşık görevleri yerine getirme kapasiteleriyle büyük bir dönüşümü tetikleyecek potansiyele sahip. Şimdi ise kuantum teknolojisinin öncülerinden biri olan Cambridge merkezli Riverlane şirketinin kurucusu Steve Brierley, bu teknolojinin yakın gelecekte “Sputnik” anını yaşayacağını öngörüyor. Bu an, tıpkı Sputnik uydusunun uzay yarışında dönüm noktası olması gibi, kuantum bilgisayarlar için de çığır açıcı bir gelişme olacak. Dünyanın ilk özel kuantum kod çözücü çipi geliştirildi
Riverlane, kuantum bilgisayarların en büyük engellerinden biri olan hata düzeltme konusunda önemli bir adım atmış durumda. Şirket, dünyanın ilk özel kuantum kod çözücü çipini geliştirdi. Bu çip, kuantum bilgisayarların karşılaştığı hataları tespit edip düzeltebiliyor. Eski Google Quantum AI lideri John Martinis’e göre, bu tür hata düzeltme yöntemleri, kuantum bilgisayarların potansiyelini gerçeğe dönüştürmek için kritik öneme sahip.
Riverlane, bu çalışmalarıyla büyük yatırımcıların da dikkatini çekti. Şirket, kısa süre önce 75 milyon dolarlık bir yatırım alarak, halka arz öncesi son finansman turunu tamamladı. Bu yatırım, kuantum biliminde önemli bir eşiğin aşılmasını sağlayacak: 1 milyon hatasız işlem gerçekleştirebilen kuantum sistemlerinin geliştirilmesi. Riverlane’in kuantum biliminden sorumlu başkan yardımcısı Earl Campbell, bu eşiğin aşıldığı anda kuantum bilgisayarların bazı görevlerde geleneksel bilgisayarları geride bırakabileceğini belirtiyor. Riverlane sadece iki üç yıl içinde bu eşiğe ulaşılacağını söylüyor. Kuantum bilgisayarların en büyük avantajlarından biri, diğer kuantum sistemlerini (yani atomlar, parçacıklar ve moleküller arası etkileşimler gibi) simüle edebilme yetenekleri. Bu yetenek, yeni nesil ilaçların keşfi ve küresel CO2 emisyonlarının yüzde 2’sini oluşturan gübre endüstrisinin verimliliğini artırma gibi alanlarda devrim yaratabilir. Ayrıca, kuantum bilgisayarlar, daha verimli bataryalar geliştirilmesi gibi iklim değişikliğiyle mücadelede kritik öneme sahip yeniliklere de kapı aralayabilir.
Kuantum bilgisayarların gücü, bu cihazların ölçeklendirilmesiyle birlikte geleneksel bilgisayarlara kıyasla katlanarak artıyor. Campbell, bu durumu COVID-19 pandemisi sırasında birçok kişinin aşina olduğu üstel büyüme kavramıyla karşılaştırıyor. Geleneksel bilgisayarlarda veriler, 0 ve 1 olarak bilinen bitlerde depolanırken, kuantum bilgisayarlarda bu veriler qubit veya kübit adı verilen daha karmaşık birimler aracılığıyla saklanıyor. Kübitler, 0 ile 1 arasında tüm değerleri temsil edebiliyor, bu da kuantum bilgisayarların çok daha geniş bir veri yelpazesini işlemesine olanak tanıyor. Ancak kuantum bilgisayarların bu potansiyelini gerçekleştirebilmesi için hâlâ aşılması gereken önemli zorluklar var. Kübitler, çevresel gürültüden kaynaklanan hatalara karşı son derece hassas. Bu nedenle, bu hataları düzeltmek, kuantum bilgisayarların kullanımını genişletmek için hayati önem taşıyor. Teknoloji devleri Google, IBM, Microsoft ve Amazon, bu hataları azaltmak ve kuantum bilgisayarları daha güvenilir hale getirmek için büyük yatırımlar yapıyor. Günümüz kuantum bilgisayarlarının hatalara boğulmadan önce yalnızca yaklaşık 1.000 işlem gerçekleştirebildiğine dikkat çekiliyor.
Tüm şifreler kırılabilir
Kuantum bilişimdeki bu ilerlemeler, kuantum bilgisayarların kriptografi alanında da devrim yaratabileceği ve mevcut tüm şifreleme yöntemlerini kırabileceği anlamına geliyor. Bu durum haliyle düzenleyicileri harekete geçmeye zorluyor. Brierley, bu yeni teknolojinin potansiyel etkilerini anlamak ve gerekli düzenlemeleri yapmak için hızlı hareket edilmesi gerektiğini vurguluyor. Brierley, yapay zekadan öğrendiğimiz dersleri kuantum bilgisayarlar için de uygulamamamız ve bu teknolojinin sürprizlerine hazırlıklı olarak sonuçlarını erkenden düşünmemiz gerektiğini söylüyor. Brierley ayrıca kuantum bilişiminin çok önemli bir teknoloji olduğunu ve hiçbir ülkenin ikinci olmak istemeyeceği bir şey olduğuna dikkat çekiyor.